-Oğluma Oğuz ismini vermek istiyorum. ne dersin?
-hmm. bir bakalım Oğuz ne demekmiş.
İşte herşey böyle başladı. Ben ne bilirdim meselenin bu kadar karmaşık olduğunu...
-hmm. bir bakalım Oğuz ne demekmiş.
İşte herşey böyle başladı. Ben ne bilirdim meselenin bu kadar karmaşık olduğunu...
serzenişinden sonra....
Bir çok manalar atfedilen, anlam birliğine varılamayan bazı isimler vardır. Çelişkiler ve farklı iddialarla gelişip zenginleşir. Öyle ki belki ilk kullanıldığı halden bambaşka hallere bürünürler.
"Oğuz" kelimesi de bunlardan biri.
Çok şey söylenmiş Oğuz için.
Bunları toparlamak zor. Ciddi bir çalışma yapmak gerekir. Ama ben işin kolayına kaçmayı düşünüyorum. İşin kolayı bildiğim ve bulduğum kadarıyla Oğuz'la alakalı söylenenleri alt alta yazmak.
Czegledy, Oğuz'un Uygurların yönettiği birliğin kurucu unsurlarından biri olan Dokuz Oğuz olarak bilinen topluluğun ortak adı olduğunu söyler.
(Karoly Czegledy, "From East to West: The Age of Nomadic Migrations in Eurasia", c.ILI, AEMA, 1983)
Golden'a göre Oğur/oğuz (Çuvaşça r=z), oğul, oğlan, oğlak, oğuş/uğuş vb. gibi akrabalık, akraba olma kavramlarına işaret eden Türkçe oğluq'tan türemiştir. (Bu biçimler, Clauson, Sevortjan, Lessing, Kononoff, Rodoslounaja, Golden tarafından kabul görmüştür.)
(Peter B. Golden, An Introduction to the History of the Turkic Peoples, Wiesbaden 1992)
Bunu, boy birliğini ifade eden bir terim olarak düşünmüş olabilirler. Aynı iddiayla alakalı bir başka örnek Kononoff'un yaptığı çalışma:
Kononoff, Oğuz kelimesinin anlamı konusunda analojik bir sonuca ulaşmış:
Oğuz etnik isimlendirmesinin asıl çekirdiği og-"boy, kabile" kelimesi teşkil eder ki bu aynı zamanda kadim Türklerdeki "o"-"ana" kelimesiyle ve keza "o uk"-"torun-oğul" ve "o uş"-"akraba" ile doğrudan bağlantılıdır.
Böylece başlangıçta sadece kabileler ve kabileler birliği anlamını ifade eden "oğuz" kelimesi, zaman içinde olayların gelişmesiyle birlikte determinatif bir mana kazanarak etnik topluluk ismi haline gelmiştir.
(Gumilev, Eski Türkler, İstanbul 2002)
Faruk Sümer, Oğuzlar isimli eserinde Oğuz kelimesiyle ilgili bazı iddiaları sıralamış. Bunların içinden, hem Sümer, hem de bir çok Türk tarihçi tarafından en çok kabul gören iddia Nemeth'e ait.
Nemeth, Oğuz sözünü ok+uz şeklinde tahlil etmiştir. Ona göre ok, boy; "z" de çoğul edatıdır. Böylece Oğuz=Boylar demek oluyor.
W. Bang başta olmak üzere, bazı bilim adamları Oğuz'daki "ğ" sesininden dolayı, Nemeth'e itiraz etmişler.
Sümer, çürütülen veya kabul görmeyen diğer iddiaları da şöyle sıralar:
- Oğuz Kaan Destanında "ilk süt" anlamına gelen "ağız"ın Oğuz anlamına geldiği iddiası. Fakat destanda, Oğuz Han dünyaya geldikten bir yıl sonra konuşmaya başlayarak: "Sarayda doğduğum için adım Oğuz konulsun" demiştir. Buna göre iki kelime ayrı şekillerde geçmektedir.
-J. Marquart'a göre Oğuz, ok+uz kelimelerinden gelmiştir. Ok=ok, uz=adam demek olup, oklu adamlar manasına gelmektedir. Fakat bu görüş de kabul görmemiştir.
- D. Sinor, öküz; L. Bazin ise tosun kelimesinden geldiğini ileri sürmüşlerdir.
-J. Hamilton, Oğuz'un oğuş'tan geldiğini iddia eder. Fakat oğuş kelimesi de oğuz kelimesiyle birlikte Göktürk Kitabelerinde geçmekte olup, akraba-aile manasına gelmektedir.
Bütün bu iddialardan en tutarlı olanı, yukarıda belirttiğim gibi Nemeth'e ait.
Aydil Erol adındaki bir araştırmacı Adlarımız ismiyle yayımladığı kitabında, tabiri caizse Allah ne verdiyse tarzında bir çalışma yaparak, kaynak belirtme gereği de duymaksızın, her ismin çeşitli manalarını yazmış. Buna göre Oğuz şu anlamlara geliyor:
-Türkiye'nin bir çok yerinde "Hile bilmez, kötülük yapmaz" anlamında kullanılır.
-Sağlam, gürbüz, güçlü.
-Temiz kalpli, dost, iyi arkadaş.
-Köylü, basit, saf, tücrübesiz kimse.
-Mübarek, pak yaradılışlı.
Oğuz Han'ın Kuran-ı Kerim'de geçen Zülkarneyn olduğuna dair iddialar da vardır.
Mesela Neşrî Cihannüma adlı eserinde buna işaret eder:
"Etrak şöyle zu'm ederler ki Hak sübhanehu ve teala Kelam-ı Kadiminde zikr ettüğü İskender-i Zülkarneyn meğer bu ola derlerdi"
Bunun dışında bazı Tevarih-i Al-i Osmanlarda da Oğuz Han'ın Zülkarneyn olduğu zikredilir.
Oğuz Han, yine Neşrî'nin ifadesiyle, "bilad-ı arzı şarkan ve garben ve Çin ve Hatay ve Gor ve Gazne ve Hid ve Sind ve Türkistan ve Deylem ve Babil ve Rum ve Efrenc ve Rus ve Şam ve Hicaz ve Habeş ve Yemen ve Berber..." illerini almış, Şark ve Garp fatihi olmuştur.
Marcel Brion, Asya ve Avrupa'da Hunlar isimli eserinde bu fetihlerin sınırlarını şöyle çizer: Şarktan Garba uzanan Oğuz Han fütuhatı, Kore ve Japon denizinden başlayıp Rusya'nın Volga nehrine kadar ulaşmış ve yirmi altıdan fazla krallık arazisini kaplamıştır.
Leon Cahun, Asya Tarihine Giriş'inde bu noktayı izah eder: "O, bütün dünyayı fethetmiş, yüz on altı sene yaşamış ve hakimiyet timsali olan altın yayla üç oku ölümünden evvel oğulları arasında paylaştırmıştır."
Ek olarak, Fatih Sultan Mehmet'in torunlarından birinin adı da Oğuz Han'dır. Yani Osmanlı hanedanında da kullanılmış bir isimdir Oğuz.
Oğuz kelimesinin anlamını daha iyi anlayabilmek için eski Türk tarihini biraz okumak gerekiyor.
Diğer taraftan Oğuz Han bir peygamber miydi?
Hadis-i Şerif rivayetlerine göre, ins ü cine 124 bin veya 224 bin peygamber gönderilmiş . Bütün kavimlere bir veya birden fazla peygamber gelmiş olmalı. Oğuz Han'ın ise Kuran'da geçen 28 peygamberden biri olduğu iddia ediliyor.
Bu konuyla ilgili de farklı çalışmalar var ve mesele kesinlik arzetmemekte.
İslamî açıdan, peygamber olmayan birine "peygamberdir" demek veya bir peygambere "peygamber değildir" itirazında bulunmak imanî olarak sakıncalı.
Yani bu yönden kesin bir şey söylemek de yanlış (eh fetvayı da verdik hayırlı olsun).
Mihmanhaneden şimdilik bu kadar...