Sayfalar

Pazar, Haziran 17, 2007

Geçmişler ola..

Uzun bir süre sonra yine ÖSS'ye girdim. Gerçi bizim zamanımızda ÖYS de vardı. Ama sağolsunlar yeni düzenlemeyle ikisini bir araya getirmeyi başarmışlar.
Kendimden çok, en az bir sene boyunca hazırlananlar için heyecanlandım. Sabahın köründe, kimi annesi kimi babası, kimi bir başına yollara düşmüş binlerce genç. Yüzlerde heyecan ve kaygı..
Sorular kolaydı. Bu 10 sene zarfında gelişen sisteme zerre kadar bakmamıştım . Geçen sene o kadar abartıp, ağlanıp sızlanıyorlardı ki gençler, "iyi ki biz kurtulmuşuz bu sıkıntılardan." diyordum.
Herşeyin sonu çalışmaya bakar. Yeter ki istenilsin.
İnşallah herkes için hayırlısı olur.
Tabi bende imtihan stresi olmadığından sabahın o güzel saatlerinde tenha olan İstanbul'un tadını çıkarttım bir müddet. Güzel, küçük bir mescitin olduğu sokaktan geçerken burnuma ıhlamur koktu. Havaya karışan o tatlı rayihayı içine çekip de huzur duymayan var mıdır acaba. Baktım mescidin minaresiyle boy ölçüşen ıhlamur ağacının tepesinde çiçekler açmış. Eee vaktidir hani. Samsun'daki evin önünde, bir zamanlar bizimle aynı boyda olan dev ıhlamur ağacını seyrederken, hem ne kadar zaman geçtiğine hayret ettim, hem de hayatın kendi serüveni içinde birçok baharlarla tazelenerek kemale erdiğini düşündüm.
İnsan su misali diyor ya şair, insan ağaç misali... Ya da herşey insandan bir misal, bir cüz..