Sayfalar

Salı, Ocak 18, 2011

Cadılar Zamanı Ya da Ortaçağ'ın Günah Keçisi



Dikkat: Bu yazı spoiler içermektedir. Filmi izleyecek olanların okumamasını tavsiye ederim.


Pazar günü ne yapalım ne edelim derken, "Nicolas Cage'in filmi gelmiş, hadi ona gidelim" dedik. Bu tamamen ezbere yapılmış, Nicolas'a olan sevginin ve "evet bu adamın filmine gidersen pişman olmazsın" yargısının bir sonucuydu.
Ne de olsa önceki filmi "Büyücünün Çırağı" bizi memnun etmiş, hoşça vakit geçirtmişti.
Filmin ilginç başlayan ilk dakikalarından sonra, kendi aksiyonu içinde hantal giden, konusu kesinlikle cılız olan, tabir-i caizse gönüllerde karanlık Ortaçağ'a kandil yakma sevdası taşıyan bir filmle karşı karşıya kaldığımızı anladık.

Evet, bir takım cevaplar (!) vardı filmde. Neydi bunlar:

1- Cadı diye birşey yoktur, şeytanın insan bedenine girmesi vardır. Kadınlar çiçektir, onları yakmayalım. Hem zaten bütün o cadı sanılan kadınların içine şeytan kaçmıştı. Bizi aldatan batıl inançlarımız değil, şeytanın hileleriydi.
2- Haç uğruna binlerce insanı katledebilirsin, ama sıra tek bir kadına geldi mi, ne din tanırsın, ne vatan millet Sakarya... İşte orda durmalı, asker kaçağı olmalısın. (Senden de bunu umardım Nikılıs, peki onca insanı öldürürken sevgili vicdanın neredeydi)
3- Haçlı seferlerinde yüzbinlerce kanı döktüren aslında kilise değildi, rahip kılığına girmiş şeytan tarafından kandırıldık. Yine onun hileleri...
4- Edremit'te Araplar yaşar.
5- Veba hastalığı, şehirleşmeyi bilmemekten, altyapı eksikliğinden, temizlik anlayışının yoksunluğundan ve tababete batıl yaklaşımlardan dolayı koskoca Avrupa'yı kırmamıştır. Bilakis, şeytanın kara bir büyüsünden ibarettir...
6- Şeytan yaklaşık 2-2,5 metre uzunluğunda kılsız çirkin bir tür yarasadır.
7- Her kim veya ne olursa olsun, kutsal su ve kutsal bir kitaptan okunacak dualar Şeytanı yok edebilir. (bu hikayeyi sanki daha önce defalarca görmüştüm) Ama siz yine de evde tek başınıza denemeyin...

Hasıl-ı Kelam: Evet bu tarz şeyler çoğu filmde vardır. Bir kurguyla karşı karşıyayız. Mantık aramayabiliriz. Ama bu kadar sıradan bir kurguyu, basit bir tekrarı ve saçma bir aklamayı hiç beklemiyordum doğrusu.
Bir daha olmasın Nicolas, bir daha olmasın...