Sayfalar

Perşembe, Ağustos 03, 2006

Bir Var Bir Yok


Bende Mecnun'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-ı sâdık benem Mecnun'un ancak adı var
(Fuzuli)

Gerçek hadîs imiş bu kim hûbun vefâsı yok
Kim sevdi hûbu kim dedi hûbun cefâsı yok
(Nesimî)


1. beyit:
Bende Mecnun'dan daha fazla âşıklık kabiliyeti var.
Asıl sâdık âşık benim, Mecnun'un sadece (olsa olsa) ismi var.

2. beyit:
Gerçek bir haber duydum ki (sahih hadise atıf) sevgilinin vefası yokmuş.
Her kim güzel sevdiyse (bilsin ki); güzelin bir eziyeti yoktur.
Burada şöyle bir açıklama getirmek istiyorum: Önceki beyitte vefası yok derken, sonrakinde cefası yok diyerek, kendi sözünü tekzip etmiş. Yani demek istiyor ki: sevgili vefasız da olsa, onun kötü gözle bakması bile âşık için bir iltifattır. Sevgili kızsa âşık gücenmez, yüz vermese, bu âşık'ın ona olan sevgisini arttırır. Bu yüzden güzele seven için, çektirdiği hiçbir şey eziyet olamaz.
(Başka bir bakış açısıyla: Cemal-i ilahiye ulaşmak isteyen kişinin dünyadaki eziyet ve cefalara sabrettiği, "Haktan geldi, çekeriz" hükmünce sabrettiği ifade edilmektedir.)

Ayrıca ikinci beyte şöyle bir virgül koyarsak mana değişir:
"Kim sevdi hubu, kim dedi hubun cefası yok"
Güzeli hakiki manasıyla sevebilen var mı? (Hem) Kim dedi güzelin cefası yok. Onu bulmak, ona ulaşabilmek adına çekilen eziyetler cefa değil midir? (Burada tasavvufi bir mana çıkarabiliriz. Mürid'in seyr-i süluk yolunda çektiği eziyet, aşk..)


Hiç yorum yok: