Şehr-i Ramazan gelir de yemekten konu açılmaz mı..
Osmanlı geleneğinde Yeniçeriye her üç ayda bir ulufe dağıtılırken pilav ve zerde verilmesi adettendi. Matbah-ı Amire yani saray mutfağının aşçı yamakları meydana her bölüğün yemeğini dizer, ismi çağırılan bölük büyük bir coşku ve heyecanla aşlarını kapışırlardı. Bu aslında bir nevi padişaha teşekkür için yapılan mutad nümayişlerdendi.
Ayrıca zerde, şenlik günlerinin, bayram meclislerinin vazgeçilmez tatlılarındandı.
Pirinç, gülsuyu ve safrandan yapılan bu tatlıyla ilgili asırlar önce keşfedilmiş bir özellik vardı: Safranın mutluluk verici, rahatlatıcı etkisi.
Bugün bile yapılan araştırmalara göre safran beyinde serotonin düzeyini etkilemekte ve depresyon tedavisinde kullanılmakta.
Böylece geçmişte, kalabalık ve dolayısıyla hır gür çıkma ihtimalinin yüksek olduğu günlerde, insanlara zerde ikram ederek küçük ve hoş bir önlem alınıyordu.
hamiş 1: Zerdeyi severim. Hoş ve hafif bir tatlıdır. Tarifini vermek isterdim. Ama inanın ki nasıl yapıldığını bilmiyorum. Aramaya inandığınızı düşünerekten gugıl amcaya selamlarımı iletiyorum.
hamiş 2: Minyatür III. Ahmet'in şehzadelerinin 15 gün süren sünnet şenliklerini konu alan Surname-i Vehbi'den. Şair Vehbi tarafından yazılıp, ünlü nakkaş Levni'nin mahir elleriyle minyatürleri yapılmış.
Görüldüğü üzere şenliklerde Yeniçeriye pilav ikramı ve onların bunu coşkuyla kapışları tasvir edilmekte.
hamiş 3: Yoğun sarı bir rengi olan safran, çok pahalı bir baharat. Osmanlı'da bolca tüketilmekteymiş. Gürcü mutfağında da yemeklere renk katmak için kullanılır. Hatta yine düğün yemeklerinden birine katılıyor diye hatırlıyorum. Gürcü evlerinin bahçesinde muhakkak safran çiçeği dikilidir. Mevsimi gelince kurutulup toz haline getirilir. Gürcülerin yoğunlukta olduğu bölgelerdeki hırsızlar eve giriyorlarsa akıllarına şaşarım doğrusu.. :)
Osmanlı geleneğinde Yeniçeriye her üç ayda bir ulufe dağıtılırken pilav ve zerde verilmesi adettendi. Matbah-ı Amire yani saray mutfağının aşçı yamakları meydana her bölüğün yemeğini dizer, ismi çağırılan bölük büyük bir coşku ve heyecanla aşlarını kapışırlardı. Bu aslında bir nevi padişaha teşekkür için yapılan mutad nümayişlerdendi.
Ayrıca zerde, şenlik günlerinin, bayram meclislerinin vazgeçilmez tatlılarındandı.
Pirinç, gülsuyu ve safrandan yapılan bu tatlıyla ilgili asırlar önce keşfedilmiş bir özellik vardı: Safranın mutluluk verici, rahatlatıcı etkisi.
Bugün bile yapılan araştırmalara göre safran beyinde serotonin düzeyini etkilemekte ve depresyon tedavisinde kullanılmakta.
Böylece geçmişte, kalabalık ve dolayısıyla hır gür çıkma ihtimalinin yüksek olduğu günlerde, insanlara zerde ikram ederek küçük ve hoş bir önlem alınıyordu.
hamiş 1: Zerdeyi severim. Hoş ve hafif bir tatlıdır. Tarifini vermek isterdim. Ama inanın ki nasıl yapıldığını bilmiyorum. Aramaya inandığınızı düşünerekten gugıl amcaya selamlarımı iletiyorum.
hamiş 2: Minyatür III. Ahmet'in şehzadelerinin 15 gün süren sünnet şenliklerini konu alan Surname-i Vehbi'den. Şair Vehbi tarafından yazılıp, ünlü nakkaş Levni'nin mahir elleriyle minyatürleri yapılmış.
Görüldüğü üzere şenliklerde Yeniçeriye pilav ikramı ve onların bunu coşkuyla kapışları tasvir edilmekte.
hamiş 3: Yoğun sarı bir rengi olan safran, çok pahalı bir baharat. Osmanlı'da bolca tüketilmekteymiş. Gürcü mutfağında da yemeklere renk katmak için kullanılır. Hatta yine düğün yemeklerinden birine katılıyor diye hatırlıyorum. Gürcü evlerinin bahçesinde muhakkak safran çiçeği dikilidir. Mevsimi gelince kurutulup toz haline getirilir. Gürcülerin yoğunlukta olduğu bölgelerdeki hırsızlar eve giriyorlarsa akıllarına şaşarım doğrusu.. :)
4 yorum:
Yeniçerilere ulufe cuma namazından sonra dağıtılır, dediğin gibi pilav ve zerde verilir.Eğer yeniçeriler pilavı yemezlerse aldıkları ulufenin artırılmasını istiyorlar anlamına gelir.Öyle bi dipnot olarak geçeyim dedim :)
bu güzel eklemeler için teşekkür ederim efenim.. :)
Hayırlı Ramazanlar Sayın Mihman,
Muhabbetle...
Hayırlı Ramazanlar Talha Bey..
Yorum Gönder