Bir anda hepsi sizi seyrediyormuş gibi değil mi?
Aslında bizimle ilgilenmiyorlar. Solda Theodosius ve eşi, sağda çoluk çocuğu, mağlup ve esir düşmüş düşmanlarının teslimiyetini izlemekteler.
Zaten bakışlarında bir düşmanlık hissetmemek mümkün değil. "ne var kardeşim, bir şey mi yaptım, ne öyle dik dik bakıyorsunuz?!" diyesi geliyor insanın...
bir de mesaj vermek istiyorum haşmetmeapa:
Efendi, imparator da olsan, koskoca taşı Mısır'dan getirip, İstanbul'un ortasına da diksen, "ölümsüz bir abidem olsun" diye, kafan böyle kopar, yüzün görünmez işte.
Ne demişler: "Padişah da olsan er kişi niyetine"
hamiş 1:
Yukarıdaki sözlerime yapılan bir itirazdan dolayı şunu eklemeyi uygun görüyorum:
Bu taşı İstanbul'a getirtmek isteyen Constantinus idi. Lakin ancak İskenderiye'ye kadar getirtilebildi. Bunu daha sonra Julianus başarmış olsa da, meydana diktirmeye ömrü vefa etmedi. Sonunda Theodosius bu işin üstesinden geldi ve taşı meydana diktirdi. Altındaki mermer kaidenin dört tarafına da çeşitli olayları konu eden sahneler oyuldu.
Taşın adı Theodosius sütunu oldu.
Evliya Çelebi'ye göre, İstanbul'u afetlerden koruyan tılsımlardan biridir.
hamiş 2:
Eskiden bu taşlar öyle derinde değildi. Yani toprağı kazıp kazıp sütun dikmediler.
Bir rivayete göre, Sultanahmet Camiinin temelinden çıkan toprak meydana yığılmış ve oradaki abidelerin kaideleri toprak altında kalmıştı.
1857'de İngiliz bir araştırmacı kazı yaparak, kaidelerin en alt seviyesine kadar ulaşmıştır. Daha sonra etrafı korkulukla çevrilmiş ve bugünki halini almış.
2 yorum:
yazında hem heykelleri konuşturmuş ve hemde onlarla konuşmussun. tarihi bir eser ancak böyle yorumlanır diyorum...
I liked Sultanahmet and İstanbul.
Yorum Gönder