Nisanın son günlerinde nereden çıktı bu "nisanın ilk yağmuru" diye geliverebilir akla. Lakin "köy hesabı" diye tabir edilen eski takvime göre bugün İstanbul'a düşen yağmurlar nisanın ilk yağmuruydu.
Ebr-i nisan bereket ve şifa addedilir.
Rivayet edilir ki; yılan ve sedef nisan ayında yağmurla gıdalanır ve bu yağmurla birinin karnında inci, diğerininse zehir oluşur.
Bugün nisan yağmurlandım. Ne zehir, ne inci. Şifaen ve zevken. Fakat erguvan seyrini daha güneşli bir güne bırakıp -biraz geç de olsa- seneler önce Halide Edip'in kitabından merakla keşfettiğim morsalkımların hatrını sormaya gittim. Yılda iki kere açan bu güzel çiçek gölge yerleri sever. Utangaç olmasına mukabil son derece alımlıdır.
Veznecilerden Süleymaniye'ye giderken küçük bir kemerin altından geçtiğinizde sağdaki yüksekçe eski duvarı boydan boya işgal etmiş mor salkımları görürsünüz. Diğer keşfim Süleymaniye Kütüphanesi'nin ortasında bulunan minik ama pek de mütevazı olmayan bahçenin cephe duvarındadır ki ihmalime gelmezse gidip görülecek inşallah.
İstanbullu olmak kuru kuruya bir şehil sevgisinden ibaret değildir.. Ehline..
berceste:
Ey Necâtî kilk-i gevher-bârına kıymet mi var
Dürr olur her katre kim ol ebr-i nîsân yağdırır
hamiş: Ali Sarı ve eşrafına özendim ve ben de böyle ufak notlar almaya karar verdim.
2 yorum:
iyimiş :)
Muhterem vintage biscuit, başka kelime bilmez misiniz ya hu?
Hangi bloga girsem, iyimiş, güzelmiş, falanmış gibi tek kelimeyi geçmeyen yorumlar.
Başka kelimeler de var, biraz gayret gösterin.
Yorum Gönder