Eyvah, dedim, ezilecek!
Minicik sevimli mi sevimli bir kediydi. İnsanlara alışkın olmadığı ürkek gözlerinden okunuyordu.
O esnada tramvay da durağa yanaştı.
Daha fazla ürküp tramvayın kenarından atlamasın diye bir iki el kol hareketiyle diğer tarafa yönlendirmeye çalıştım kediciği. Ancak ne var ki tam da aksi istikamete doğru kaçıp aşağı atladı.
O dar aralıktan nereye gittiğini göremiyordum.
Vatman'a haber edip bir müddet beklemesini istedik, ancak kediyi çıkaramadık bir türlü.
Tramvay hareket ettiğinde "nolur raylardan uzakta duruyor olsun" dedim içimden. Tramvay gittiğindeyse cesaret edip bakamadım..
Karşı duraktakilere de bakamıyordum, çünkü onların yüz ifadesinden durumu az çok anlayabilecektim.
Fakat görmemek yeterli değildi ki:
"aaa yazık kediye, ezilmiş!"
..
Biz bunu en çok sevdiklerimize yaparız. Tehlikede olduklarını hissettiğimizde üstlerine gider ürkütürüz onları ve nedense sığındıkları yer de kimi zaman o tehlikeli tramvay olur.
Daha da ilginci, bazan ruhumuz öyle hallere bürünür ki mantığımız bunu farkedip ona doğruyu telkin ettiğinde, sığındığı yer, asıl uzak durması gerekendir.
Bu, kimi zaman o kedininki gibi bilinçsiz bir korunma içgüdüsüyle; kimi zamansa bile bile elini taşın altına koymaktır.
Oyuncuların farklı olduğu bir dünyada benzer oyunları oynuyoruz da "ben bu sahneyi daha önce görmüştüm, oynanmıştı" demiyoruz inatla.
Şimdi bir kaç kişi var ürkütmek istediğim, ama biliyorum nere kaçacaklarını..
Burda aklıma bir beyit geldi. Ama manidar bir yerden. Bir mezartaşı kitabesinden:
bakmayan çeşm-i basiretle taşıma
bilmez ol halim ta gelmeyince başına
2 yorum:
Çıkdın elden nedelim ansızın, ey pisi
Yandın ölüm oduna derd ile nâgah pisi
Hasreta şir-i ecel buldu sana râh pisi
Nedelim ah pisi, neyleyelim vâh pisi
***
Serçe tutar gibi tutar idi tavukla kazı
Kendi akran gibi şir ile ederdi bazı
Nice kâfir sıçan öldürmüş idi o gâzi
Nedelim ah pisi neyleyelim vâh pisi.
***
Kamil idi hem edplü hem uslu idi
Akıl iyü, soyu aslu idi
Recep ayıydı vefat ettiği, güz faslu idi
Nedelim ah pisi neyleyelim vâh pisi.
***
Şimden gerü sıçan bütün dünyayı
Kemire heybeyi çuvalı dele torbayı
İnlede yohsulu ve yohsul ede bayı
Nedelim ah pisi neyleyelim vah pisi.
Meâlî, XVI. Yüzyıl Osmanlı saray şairi
bu nasıl bir şeydir :))
ölen kedisine mersiye yazan bir şair. zaten hep derim, kedi seven insanlar duygusaldır.
teşekkürler...
Yorum Gönder