Sayfalar

Salı, Haziran 06, 2006

Bu Lisan-ı Osmanî kelamı, Mihmanenin naçiz meramıdır..

Kütüphanelerimizde yüzlerce Osmanlıca eser kapaklarını açacak meraklıları beklemekte. Fakat ne yazık ki bugün tarih veya edebiyat mezunları bile özel gayretleri olmazsa Osmanlıca okuyamıyorlar.

Diğer taraftan Süleymaniye, Bayezid Devlet veya BOA'da yabancı araştırmacıların nasıl da Osmanlıca okuduklarını hayretle görmekteyiz.

Osmanlıca başka bir dil değil. Arap harflerini ve Türkçeyi bilen herkesin bir iki saat içinde yavaş yavaş dahi olsun okuyacabileceği bir yazı.

Bundan elli-yüz sene öncesiyle aramızda uçurum var. Öyle ki Peyami Safa veya Tanpınar kitapları tavsiye ettiğim kişiler "iyi de onların dili ağır" deyiveriyorlar. Eğer eski eserler okunmuş olsa bu uçurumun üstüne güzel bir köprü kurulacak.

Bugün Osmanlıca rejim için tehdit değil. Liselerde seçmeli ders olarak okutulmalı (gerçi mecburi de olabilir ama :). İnsanlar 100 yıl önce dedelerinin yazdıklarını orjinal haliyle okuyup anlayabilmeli.

Bu blogu okuyanlara tavsiyem, Osmanlıcayı öğrenin. İlla sular seller gibi olması şart değil veya tutup el yazması, eski asırlara ait belgeleri, kitapları okuyacak kadar olması şart değil.
En azından 19., 20. yy.a ait eserleri, matbu kitapları okuyabilmeliyiz diye düşünüyorum. Naçizane..

hamiş: okumak da okumak. amma okumak demişim :)

1 yorum:

tahin dedi ki...

24 saatlik zaman dilimini 100 kelime ile kotaranlara degil Peyami Safa, 3 yil oncesinin yazarinin bile dili cok agir geliyor dogal olarak.

Hani Turk filmlerinde fakir ama gururli ailenin simarik kizi ailesini ve gecmisini begenmez, ailesinden utanir, onlari terkederek kendi aklinca kendine yeni ve zengin yollar secmeye calisir ama sonunda kotu yola duser de 5 para etmez olur ya. Iste halimiz.. Gecmisinden utananin gelecegi olmaz.. Bizim bugunumuz bile kalmadi..